Değerli Okurlarım,
Daha önceki yıllarda birkaç sitede ve e-magazinde yayınlanmış olan, daha çok “ANILARIM”‘ içeriklerinden oluşan bazı köşe yazılarını burada da paylaşmayı istedim. Bu yazıda size Tamborim çalmayı nasıl öğrendiğimi anlatayım.
Tarih 25 Ekim 1991 idi, CRR’ye Airto Moreira ve Flora Purim konser için gelmişti. Piano’da onlara Marcos Silva (sanırım Los Angeles’e yerleşik, iki veya üç tane solo albümü var, yeterince lezzetli Brazilian groove’u ile çalan iyi bir piyanist, ancak ne yazık ki kaç tane Brezilyalıya sorduysam tanımıyorlar ama USA’da tanınıyor) eşlik ediyordu. CRR’deki konserler peş peşe iki gece idi. Sadece birincisine gidebildim zira ikinci gece Sezen Aksu ve Uğur Yücel Show’unda çaldığım için Bostancı Gösteri Merkezi’ne gitmem gerekiyordu. Konserde piano ve synthesiser’ların yanısıra Marcos Silva ara ara ayağa kalkıp Çakataka Çakataka Çakataka… Tamborim denen minik Brezilya el davulunu çalıyordu, bir eliyle tutup diğer eliyle de plastik baget kullanarak. Hayran kalmıştım doğrusu, zira evimde tamborim olmasında ragmen ben öyle çalamıyordum. Tamborimi evire çevire çalmak çok farklı bir teknikti.
Gelelim ikinci geceye… BGM’den çıkıp eve geldiğimde bir haber ulaştı bana: “Yürü! Hakan Behlil’in evine gidiyoruz.” Aa ? “Marcos Silva oraya gelecek” tekrar Aa ?? Meğer ikinci konser gecesi, bir arkadaşımız Marcos Silva ile tanışmış, “kızları, partileri bırak, gel bir arkadaşa gidip evde muzik dinler çalarız” diyerek onu kafakola almıştı. Haber çabuk yayıldı tabii ki. BGM’yi arayıp Uğur Yücel’e, Orhan Topçuoğlu’na ve müzikle uğraşmayan ama çok iyi dinleyici olan birkaç kişiye daha haber verildi.
Marcos Silva ilk şoku evdeki Brezilya plaklarının sayısını görünce yaşadı: Joyce, Gilberto Gil, Caetano Veloso, Jobim, Chico Buarque, Maria Bethania, Elis Regina, Vinicius, Toquinho vs. o kadar plağı bir arada görünce şaşırmamak elde değildi. Derken içkiler sohbetler ufak ufak hepimizi elimize bir alet alıp çalmaya kadar götürdü. Evde zaten bir kuyruklu piano, gitar, bass, bass anfisi, bircok vurmalılar, (ancak Surdo bageti olmayınca Hakan bir adet Bebak Acıbadem sütü şişesine çorap geçirerek imal etti) vardı. Ne desem ki ? Sabah 06:00 ya kadar çaldık. Marcos Silva‘nın sürekli diline dolanan cümle şu idi:
“I am at home !… I am at home ! Are you sure you guys are not Brazilian?”
Sabah olunca herkes evden çıkarken Marcos’u kapıda yakaladım ve tamborimi biraz ögretmesini rica ettim. Sadece 5-10 dakika biraz gösterdi ve gitti. Başlangıcım o oldu…
Bu keyifli gecede çekilmiş videolardan, Marcos Silva’nın Uğur Yücel’e pandeiro (bir diğer Brezilya defi) öğrettiği nostaljik bir kesiti sizler için ekledim.
Sevgiler,
Ritmlicekle Kalın
J.L.